İklim Krizinin Kahve Üretimine Etkisi
Kahve sektörü, iklim değişikliklerinin kahve üretimi ve kalitesi üzerindeki olumsuz etkileri gibi bazı zorluklarla karşı karşıyadır. Bu sebeple günümüzde küresel ısınma kaynaklı, sıcaklığa daha iyi adapte olabilen yeni arabica tür arayışı hız kazanmıştır. Arabica kahve türlerinin geliştirilmesi günümüzde ve ileriki yıllarda da gündemimizi meşgul edecek konulardan birisi olacaktır. Öte yandan, dünya pazarı daha yüksek hacimlerde kaliteli kahve talep etmekte ve üretici ülkeleri yeni nesil çeşitler geliştirmeye itmekte, daha iyi adaptasyon, daha tutarlı üretkenlik ve daha istikrarlı kalite profilleri için modifikasyon gerekmektedir.
Kahve türleri arasında en iyi duyusal niteliğe sahip olan C. arabica için, gelecekteki ana hedef, yüksek duyusal kaliteyi, iklimin neden olduğu abiyotik (çevresel) streslere daha iyi adaptasyonla birleştirmek olacaktır. Kuraklık olaylarının yanı sıra artan haşere ve hastalık etkileri, arabica türünün geleceği için büyük bir risk teşkil etmektedir. Bu nedenle, yeni üretilen ve ortaya çıkan türlerin, iklim değişiklikleri bağlamında biyotik ve abiyotik streslere daha iyi tolerans göstermesi ana hedeftir.
Bu yazıda genel olarak iklim krizinden ve bu krizin ne gibi sorunlara sebebiyet verdiğinden bahsedeceğiz. Bu yazının devamı niteliğinde olacak ikinci bir yazı ise bu krizin neden olduğu biyotik ve abiyotik faktörleri tanımlayacak ve kahve sektörünün bu sorunlarla nasıl mücadele ettiğine değinecektir.
Coffee Arabica, Robusta’ya oranla soğuk iklime daha iyi adapte olmuştur. Ancak sıcak koşullar altında Arabica’nın davranışı Robusta’ya benzemektedir. İklim koşulları kritik noktalara geldiğinde her iki tür içinde benzer stres semptomları ortaya çıkmaktadır. Bu da bitkideki fizyolojik bazı bozukluklara yol açarak meyve kalitesini ve sonuç olarak fincan kalitesini düşürmektedir. Çoğu durumda, iklime bağlı stres, kahvenin büyümesini engeller veya yapraklarını tahrip eder. İçecek kalitesinin daha büyük bir yaprak alanı-meyve oranıyla ilişkili olduğu göz önüne alındığında olumsuz iklim koşullarının neden olduğu tüm bu fizyolojik ve mekanik streslerin kahve kalitesini olumsuz etkileyeceği sonucuna varılabilmektedir.
Fincandaki ürünün kalitesi aslen 3 ana faktöre bağımlıdır: Çevresel faktörler, genetik faktörler ve tarımsal uygulamalar. Hepsi son derece önemli ve birbiriyle ilişki içerisindedir. Aslında rakım, iklim koşulları ve toprak mineral yapısı sabittir, değiştirilmesi de son derece zordur. Bir takım tarım uygulamaları ile örneğin; ağaçların gölgelendirilmesi, sulanması ve gübrelenmesi ile ıslah edilebilir, ancak hiçbir zaman uygun olmayan çevre koşullarının tamamen telafisi olamaz. Bu sebeple iklime uygun kahve türünün seçilmesi son derece önemlidir.
Sağlıklı ve kaliteli bir üretim için ilk olarak doğru bir üretim yeri seçilmeli, bu üretim yerine uygun kahve türü belirlenmelidir. Daha sonra, alanlar ve çeşitler tanımlandığında, kalite potansiyeli belirlenir ve daha sonra uygulanan tarımsal uygulamalara göre değerlendirilir. Kahve ağaçları uygun şekilde yetiştirilmez ve hasat edilmezse, işlemden sonra elde edilen yeşil kahve kalitesi tatmin edici olmayacaktır.
Tüm iklim faktörleri arasında, ortalama hava sıcaklığı, çekirdek gelişimini etkileyen ve duyusal profilde güçlü değişiklere sebebiyet veren ana unsurdur. Bu sebeple iklimdeki en ufak kayma ve değişiklikler hasat edilecek bölgedeki ağaçlarda bir takım olumsuz sonuçlara sebebiyet verecek, belki de sökülüp yeni türlerin dikilmesi gerekecektir. Bu işlem hem maliyet yükü hem de zaman kaybı yaratacaktır. Asitlik, meyvemsi karakter ve diğer özel tatlar gibi pozitif kalite nitelikleri hava sıcaklığı ile ilişkilidir ve Arabica kahveleri tipik olarak soğuk iklimlerde üretilir.
Arabica kahvesinde bu sıcaklıkların biyokimyasal sonuçları olarak kavurulduktan sonra iki uçucu bileşik (etanal (asetaldehit) ve aseton) tanımlanmıştır. Saptanan uçucular arasında, alkollerin, aldehitlerin, hidrokarbonların ve ketonların çoğu, yüksek sıcaklık ve yüksek güneş ışığı ile pozitif olarak ilişkili görünürken, duyusal olarak büyük kusurlar (rutubetli toprak, yeşillik, çimen) ortaya çıkarmıştır. İki alkol olan ‘’bütan-1,3-diol ve bütan-2,3-diol’’ın aromatik kaliteyi ve asitliği düşürdüğü, kahvede istenmeyen tarzda topraksı yosunsu aromaları ortaya çıkardığı tespit edilmiştir. Yüksek sıcaklıklar bu bileşiklerin yeşil çekirdekte birikmesine ve kavurmadan sonra bile istenmeyen tatlar olarak gün yüzüne çıkmasına sebebiyet verebilmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder